Kısa Hikâye Üstüne

(Kısa Hikâye Üstüne; Umran Dergisi, Sayı 177, Mayıs 2009, sf.65-67)


Bildiğimiz klasik hikâyelerden daha kısa, hatta bazen bir iki cümleden müteşekkil hikâyelerden bahsedeceğim. Gelgelelim bu hikâyeler, klasik hikâyelerden ekseriyetle kısa olmakla birlikte “kısalık kıstası” ile ayrılmazlar. Bazen klasik hikâyeden uzun bile olabilirler. Yani müstakil bir türmüş gibi kendine has vasıfları olan bir yapı söz konusu. Şimdi bu kısa hikâyeyi tetkik edelim:


Adı: Kısa Hikâye

Bu yapıya verilecek ad hususunda ittifaka varılamamıştır. Bizim yazarlarımız tercihen Küçürek Öykü, Minimal Öykü, Kıpkısa Öykü ve Kısa Kısa Öykü adlarını kullanırlar. Ben bunlardan hiçbirini tasvip etmiyorum. Küçürek Öyküdeki “-rek” eki cemiyette kullanılmayan, kulak tırmalayan bir ek. Zorlama bir adlandırma olmuş. Minimal zaten Türkçe değil. Kıpkısa Öykünün “-kıp” öneki de yersiz, çünkü hikâye deyince herkesin aklına zaten, belki romanın küçüğü olarak telâkki edildiğinden, kısa bir metin gelir. Kısa Kısa Öykü ise birebir ve aynı zamanda yanlış tercüme. İngilizcede bu yapılara “short short story” denir ve hikâyenin tercümesi “short story” dir. Yani “short short story” demek ki “kısa hikâye”dir. “Öykü” yerine “hikâye” kelimesini kullanmak ise, nesebsiz kelimeleri sevmemek hürriyetimden kaynaklanan hususi bir tercihtir.

Kısa Hikâyenin Tarihi Gelişimi

İlk kısa hikâyeyi şu tarihte şu isim yazmıştır demek gibi bir şansımız yoktur. Beydeba ve Ezop masallarından, Sadi ve Hz.Mevlâna’nın mesnevilerine kadar benzer yapılara eskiden beri rastlamak mümkündür. Lâkin bu, benzerlikten öteye geçmez. Menkıbeler, kıssadan hisseler ve tasavvufi metinler her ne kadar az kelimeyle çok şey anlatmak maksadında görünseler de, biraz sonra sıralayacağımız kısa hikâye vasıflarıyla örtüşmemesi sebebiyle bunları mevzumuz olan kısa hikâye ile beraber tasnif edemeyiz. Kısa hikâyeyi bu mezkur metinlerden ayıran en büyük âmil şüphesiz “ders vermek amacı” gütmemesidir.

20. asır insanının vakti gittikçe daralır. Yaratıldığımızdan beri değişmeyen 24 saat bir şekilde bu asırda insanlara kifayet etmemeye başlamıştır. İnsan fast-food gıdalar tüketmek, kısa metrajlı filmler seyretmek gibi alışkanlıklar kazanmak mecburiyetindedir. İşte insanın vaktini mümkün mertebe az alacak kısa hikâyeler, bu asrın insanına son derece cazip gelmiştir. Okur artık istidadı nisbetinde, kısa hikâyenin uyandırdığı tedailerle meşgul olacaktır.

AŞAĞIDAKİ BAĞLANTIDAN YAZININ DEVAMINI OKUYABİLİR VEYA YAZIYI İNDİREBİLİRSİNİZ:

Hiç yorum yok :