Türk-İslâm Medeniyetinin Temel Taşları: Tekkeler ve Zaviyeler

(Türk-İslâm Medeniyetinin Temel Taşları: Tekkeler ve Zaviyeler; Ayraç Dergisi, Sayı 25, Kasım 2011, sf.13-16)

Para çok arttığında nasıl iktisat bozuluyorsa aynı şekilde fikir çok arttığında da düşüncenin tutarlılığı bozulur. Burada “çok” kelimesiyle kastedilenin gereğinden fazla, lüzumsuz derecede fazla manası olduğunun hemen altını çizelim. Teknolojik gelişmelerin elvermesiyle artan paylaşım platformları ve akla gelen her şeyi tartmadan paylaşma imkânı, tabir yerindeyse her kafadan ses çıkmasına olanak sağladığından, bugün düşünce dünyamızın veya tefekkürümüzün insicamının bozulduğu ortadadır. Neye inanacaklarını veya kafalarını ne ile meşgul etmeleri gerektiğini bilgisayar, televizyon veya gazete aracılığı ile benimseyenler toplumun çoğunluğunu oluşturdukları hâlde kitlesel zarar verecek güce haiz değillerdir. Fakat özellikle köşe yazarı, öğretmen vs. halka hitap eden pozisyonlara geldiklerinde, inkâr ettiği hâlde başkalarının dedikleri üzerine koyunvâri bir yaşam formu inşa etmiş yetişkinleri ve hâlen yetişmekte olan nesilleri kolayca kendi kültür ve medeniyetlerine yabancı hâle getirebilirler. Bunun karşısında, kendi medeniyetini tanımayan bir kimse, savunma mekanizması geliştiremez ve bugün sıkça duyduğumuz can sıkıntısı, depresyon, yabancılaşma, huzursuzluk vs. tabirleri günlük hayatın içerisinde daha da fazla kullanılır hâle gelir.

Herhangi bir dergide (evet Ayraç da dahil), herhangi bir makale, tahlil veya eleştiri yazısını elinize aldığınızda, muhtevasında bulunan referans noktalarının en az yüzde doksanının Batılı kaynaklara dayandığını görürsünüz. Bunun sebebi ne olabilir? Doğunun ürün vermemesi olamaz elbette. Doğudan doğan eserlerin yazıya geçirilmemesi olabilir mi? Batı kadar yazmaya düşkünlük olmasa da, Doğudan çıkan sayısız kitap vardır. Demek ki mesele bir tarafın diğer taraftan üstünlüğünde değildir; ya bir tarafın diğer taraftan az okunmasından, ya bir tarafın hiç okunmamasından yahut bir tarafın yanlış malumat kanalları ışığında okunmasından kaynaklanmasıdır. Burada “bir taraf” ile kastettiğimiz doğu, Edirne’nin doğusudur. Yani İstanbul ve Anadolu ile birlikte bir zamanlar bayrağımızın dalgalandığı üç kıtanın toprakları ve bu topraklarda yaşayanlarla beraber oluşturduğumuz medeniyet.

AŞAĞIDAKİ BAĞLANTIDAN YAZININ DEVAMINI OKUYABİLİR VEYA YAZIYI İNDİREBİLİRSİNİZ:

1 yorum :

Adlı dedi ki...

Ellerinize sağlık. Yazınızın kendim için faydalı olduğunu düşünüyor ve bu tür eleştiri yazılarınızın devamını diliyorum.