“Azınlık kelimesinin TDK’da karşılığı şöyledir” şeklinde
oldukça tipik, son zamanlarda sıkça rastlanan ve artık bayağılaşan bir giriş
yapmayacağım. Zira kelimemiz, sözcük anlamıyla ‘efradını cami ağyarını mani’
bir niteliğe haiz. O hâlde burada mühim olan azınlığın ne anlama geldiği değil,
ne olduğudur. Bu da tamamen çoğunluğun ne olduğuna bağlıdır. Meselâ bir ırka
dayalı bir ulus devlette, diğer ırklara mensup kişiler azınlık sayılırlar. Dine
yaslanan bir şeriat devletinde ise sair inanç mensupları ekalliyet* kabul
edilirler. Kümelerin çapını küçülttüğümüzde, örneğin herhangi bir okuldaki bir
sınıfta, ekserisini kızların oluşturduğu bir sınıf hayâl ettiğimizde, bu sefer
erkeklerin azınlık statüsünde bulunduğu pek âlâ söylenebilir. Kısacası azınlık
kavramını kullanmamız için illâki devlet bazında büyük bir oluşum şart
değildir. Ancak bu mefhum da,
diğerlerinin akıbetine uğrayarak bir kez siyasete bulaşmış ve kullanıldığı
vakit siyasete dair meselelere çağrışım yapan bir hüviyete bürünmüştür.
Azınlık sorunlarının umumiyetle “diğer vatandaşlarla eşit
haklara sahip olamama”dan kaynaklandığını söyleyebiliriz. Bunun içine istenen
derecede hizmet alamama, diğerlerine göre daha hor muamele görme, tarihi bir
hadiseye dayanarak zulme uğrama vs. birçok sebebi de koyabiliriz. Haklı veya
haksız, haklı ise ne derece haklı olduğunu irdelemeksizin, dünyadaki bütün
azınlık meselelerini masaya yatırdığımızda hem uygulanış tarzı hem de tatbik
edilen kişi sayısı kriter alınarak, Amerikanın Afrikalı siyahîlere (ülkemizde
siyah derili vatandaşlara herhangi bir ırkçı söylem olmadığından zenci de
diyebiliriz) ettiği zulüm başı çekenlerden birkaçıdır. Gerçi Çin’in Doğu
Türkistandaki Türk azınlığa uyguladığı zulme yönelik sistemli bir politika
olarak devam etmemektedir; lâkin eskisi kadar olmasa bile günümüzde ABD’nin
ırkçı tutumundan tamamıyla vazgeçtiğini iddia etmek de mümkün değildir.
AŞAĞIDAKİ BAĞLANTIDAN YAZININ DEVAMINI OKUYABİLİR VEYA YAZIYI İNDİREBİLİRSİNİZ:
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder