("Konteyner", Dil ve Edebiyat dergisi, Sayı 172, Nisan 2023)
İster görüntülü, ister işitsel, ister
yazılı, hangi yolla iletişim kurarsak kuralım kullandığımız malzemenin dil
olmasından ötürü gündemi etkileyen büyük olaylarla beraber bazı kelimeler dilimize
takılıverir. Söz gelimi korona zamanında epidemi, pandemi, salgın, enfeksiyon,
entübe vs. bulaşıcı hastalıklarla alakalı sözcükler dilimize pelesenk olmuştu.
Yakın zamanda yaşadığımız zelzele yüzünden de deprem, sarsıntı, fay hattı,
enkaz, müteahhit gibi kelimeler Türkçede bir süreliğine yoğun bir tedavüle
girdi. (Elbette çabuk unutan bir toplum olmamızdan mütevellit felaketin
büyüklüğüne rağmen bunları da rafa kaldırıp şimdilerde oy, seçim, sandık,
muhalefet, iktidar gibi sözcükleri gündemimize aldık.) Bizim bu yazıda ele
alacağımız "konteyner" yeni bir kelime değil; ancak depremden etkilenmiş
ve hayata tutunmaya çalışan depremzedelerin barınma ihtiyacıyla birlikte daha
sık zikredilen sözcüklerden biri. Bu "konteyner"in nereden zuhur ettiğini ve
kullanımının ne kadar uygun olduğunu irdelemeden önce yaşanılan ve barınılan
yerler için dilimizde hangi tabirlerin kullanıldığına kısaca bir göz atalım.
AŞAĞIDAKİ BAĞLANTIDAN YAZININ DEVAMINI OKUYABİLİR VEYA YAZIYI İNDİREBİLİRSİNİZ:
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder