Türkçeye sorduk: Virüsten korunmak için neler yapabiliriz?

(Türkçeye sorduk: Virüsten korunmak için neler yapabiliriz?; dunyabizim.com; 13.03.2020)


Çin’den dünyaya yayılan ve maalesef ülkemize de girmiş olduğu tespit edilen korona virüsünden korunmak için sağlık uzmanlarının tavsiyelerine, güvendiğimiz arkadaşlarımızın öğütlerine ve muhterem büyüklerimizin nasihatlerine kulak veriyoruz. Bu virüs malum olduğu üzere insandan insana bulaşıyor. Dolayısıyla birbirimizle olan münasebetimizi düzenlememizi, kısıtlamamızı ya da tamamıyla bitirmemizi söyleyenler var. Biz de bu meseleyi dilimize soralım dedik. Bakalım o bize neler diyecek. Sözü Türkçeye bırakıyoruz:



Öncelikle her ne kadar "yaşayan bir varlık" olarak tanımlansam da sizin gibi biyolojik bir hayat sürmediğimi belirtmem gerekiyor. Benim en canlı yaşama alanım insanların zihni, dolayısıyla virüsün bana bulaşma ihtimali söz konusu değil. Bittabi bu benim de hastalanmayacağım anlamına gelmiyor. Mesela insanlar beni hor kullandığında ve bu topluma sirayet ettiğinde ben de hastalanmaya başlıyorum. Aynı şey olmadığını biliyorum. Nitekim bende, yani Türkçenizde bir tabir vardır, "çeken bilir" diye. Ancak sizinle aynı ızdırabı yaşamadığım için virüs hakkında konuşma hakkım olmadığını düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Neden mi? Çünkü insanların maşeri mahsulü olan kelimeler ve kavramlar benim bünyem dahilinde yer alıyor ve ben bunlarla binlerce yıldır mevcudiyetimi sürdürüyorum. O yüzden sadece tecrübem bile bana her konuda fikir beyan etme hakkı tanıyor.

Lafı daha fazla uzatmayayım. Siz, beni anadili olarak konuşma lutfunu gösteren insanoğlu için kelime hazinemi şöyle bir taradım ve virüsten korunmanız için neler yapabileceğinize dair dikkate almanız gereken sözcüklerimden seçtim. Bununla da kalmayıp onları, tercih ettiğiniz tutuma göre grupladım. Size ise bunları okuyup tatbik etmek, zahmet olmazsa biraz da benim, yani dilinizin üzerine düşünmek kalıyor.



1     İnsanların arasına karışmakta bir beis görmüyorsanız.
Kimileri bu virüs olayını pek kale almıyor. Sosyal hayatının aksamasına tahammül edemiyor. Yahut kalabalığa karışmamak gibi bir seçeneği yok, ekmek parası kazanması için insanların arasına girmesi iktiza ediyor. O halde yapmanız gerekenler:

dikkatli olun: Dikkat, düşünceyi bir şeye yoğunlaştırmak demek. Daha sonra Fransızca’dan bana katılan bir konsantrasyon kelimesi var ya, işte dikkatin eşanlamlısı oluyor. Dolayısıyla dikkatinizi diri tutmanız gerekiyor. Aynı kimliğinizi taşıdığınız gibi ortalıkta bir salgın olduğunun farkındalığını da mütemadiyen taşımanız lazım.

tedbirli olun: Tedbirli olmak, olumsuz bir şey yaşanmaması için hazırlık yapmak demek. Ne gibi? Mesela yanınızda temizlik ürünleri taşımanız. Beni şiirlerinde çok iyi kullanan Şeyh Galib "Tedbîrini terk eyle, takdîr hüdânındır" demiş ama o tedbir ile sizin hastalığa karşı alacağınız tedbir farklı şeyler.  Siz yine tedbiri elden bırakmayın.

önlem alın: Tedbir Arapça kökenliydi, önlem onun Türkçe kökenlisi. Ön isim köküne getirilen "le" yapım eki ile önlem diye bir kelime icat ettiniz. Ne yalan söyleyeyim, bu şekilde bünyeme katılarak beni zenginleştiren kelimeleri görünce seviniyorum; ancak eskilerin terk edilmemesi şartıyla. Hele eski ve yeni sözcük arasında anlamsal bir nüans oluştu mu tadından yenmiyor.

temkinli olun: "mekan" kökünden gelen temkin bir nevi oturaklı olmak ve davranmak anlamına geliyor. Yani paniğe kapılmadan, ağırbaşlı olmayı ki ihtiyacınız olan bir şey de bu değil mi? Eskiden tıp terimi olarak "Hastalığın vücuda yerleşmesi" anlamı terk edildi sanırım. Yoksa bu kelimeyi hastalıktan korunmak için kullanmak abes olurdu.

ihtiyatlı olun: Arapça "havt" kökünden gelen bir sözcük. Belki bu kelimeyi pek kullanmazsınız ama aynı kökten gelen "himaye" sözcüğünü eminim kullanıyorsunuzdur. Önceki zikrettiklerimden birazcık farklı olarak ölçülü davranmak manası var bunda. Virüsün olmadığı normal koşullarda bile böyle davranmanız naçizane tavsiyemdir.



       İnsanların arasına karıştıysanız.
Diyelim ki bütün hazırlıklar tamamlandı. Hijyene dikkat ediyorsunuz, her şeye eldivenle dokunuyorsunuz. İş bununla bitmiyor ne yazık ki. Kendinizi asıl korumanız gereken bizzat insanların kendileri. Bu nedenle bilhassa ikili münasebetlerde:

temastan sakının: Bilmem haberiniz var mı, tek bir harfle işletilen bir özelliğim var: Dönüşlülük. Eski tabirle mutâvaat. "sakı" köküne bir "n" ekliyorsunuz ve böylece hem eden hem de edilen olarak kendinizi dokunmaktan muhafaza ve müdafaa ediyorsunuz. Bunu uyduruk bir kelime falan da sanmayın, eskiden beri vardır bende bu sözcük.

temastan çekinin: "çek" kökünden yine dönüşlülük ile türetilmiş olan bu sözcük kelime anlamıyla düşündüğünüz zaman sakınmaktan birazcık farklıdır. Sakınmak böyle saklanmak, gizlenmek manasını muhtevi olup çekinmek kendini gerçi çekmek anlamını içerir. Ayrıca utanmaya benzer bir manada da kullanılan bir kelimedir.

temastan kaçının: Bu sözcük de diğer ikisi gibi dönüşlülük fonksiyonuna sahip. Kökü anlaşıldığı üzere "kaç". Bir şeyden kaçmak için illaki kovalanmaya hacet yok. Söz gelimi biri elini uzattığı zaman kaçmanız gereken bir eylem var ortada, o da el sıkışmak. Erkekliğin yüzde doksanı kaçmaktır derler zaten. Unutmayın, sağlığınız her şeyden daha önemli.

temastan içtinab edin: Geldik Arapça kökenli kelimelere. Aslında bu kelime "ictinâb"dır ama söylemesi zor gelmiş ve ağızlarınızda içtinap olup günlük dilinize de bu şekilde yerleşmiş. Kökü "celb"dir. Mana olarak yabancılamaya, yabansamaya delalet eder. Elbette bu diğerlerinin potansiyel virüs taşıyıcı olmalarından kaynaklanıyor. İnsanları böyle dışlamayı adet edinmeyin.

temastan ihtiraz edin: "harz" kökünden gelen bu kelime anlamsal açıdan korumaya, muhafazaya işaret eder. Dolayısıyla bir şeyden ihtiraz etmek, kendinizi o şeyden korumak anlamına gelir. Zaten bu yazıyı da eğer meraktan okumuyorsanız kendinizi koruma içgüdüsüyle okuyorsunuzdur. Netice olarak ihtiraz etmek, sizin için mükemmel bir seçim.

temastan imtina edin: "men" kelimesini genellikle başkalarının hal ve hareketlerini sınırlamak için kullanırsınız. Bu kökten türemiş olan imtinayı ise umumiyetle kendiniz için kullanıyorsunuz. Yani kendinizi temastan mahrum ediyorsunuz. Filhakika böyle yaparak karşı tarafı da men etmiş oluyorsunuz; lakin bu ikili ilişkide geçerli bir argüman.

temastan tevakkî edin: Daha evvel duydunuz mu bu kelimeyi?  Arapça isim ve Türkçe yardımcı fiil kombini ile oluşan kelimeler içinde en eski olanı bu zannediyorum. "vikaye" kökünden geldiği için içinde "kendini kayırma, gözetme" anlamı taşıyor. Ölümcül bir virüs karşısında kendinizi kayırıverin, bir şey kaybetmezsiniz; bilakis kazancınız olur.



      İnsanların arasına karışmak istemiyorsanız.
Evinizde oturacaksınız. Bu kadar basit. Fakat sosyal bir varlık olduğumuz ve bir virüs yüzünden ilişkilerimizin bozulmasını istemediğimiz için irtibatı koparmamamız icap ediyor. Bu yüzden telefonla halledemediğiniz şeyler varsa ve yüz yüze buluşmanız gerekiyorsa:

görüşmelerinizi erteleyin: "erte" kelimesi en eski metinlerde mevcut ve sabah anlamında. İyelik ekinin kalıplaşmasıyla oluşan ertesi sözcüğü de bu kökten geliyor. Ertelemek de yapılması planlanan işi ötelemek, gerçekleşeceği ne zaman kesinleşmeyen bir başka sabaha taşımak demek. Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

görüşmelerinizi geciktirin: Ağır hareket etmek anlamına gelen eski Türkçe "keç" kökünden bize "ik" eki alarak gecik şeklinde gelmiş bu kelime görüldüğü üzere bir şeyin vaktinde yapılmaması manasına geliyor. Her şey zamanında güzel demişler, görüşmeler için en güzel zaman da virüs salgını olmayan zamanlardır.

görüşmelerinizi tehir edin: Arapça son anlamına gelen "âhir" kökünden gelir tehir. Yani tehir etmek, can güvenliğinizi sağlamak önceliğiniz olduğu için görüşmeler sonraya kalacak demek oluyor. Bu, aynı kökten gelen "ahiret"e çabucak göçmek istemediğiniz için geleceğe aktarma eylemi yalnızca. Sonra ne olur bilemezsiniz, ama siz yine de sonraya bırakın.

görüşmelerinizi tecil edin: Arapça "ecl" kökünden gelen bu kelimeyi genellikle askerlik işlemleri haricinde kullanmıyorsunuz. Aynı tehir gibi yapılacak işi ileriki tarihe atma manası barındırıyor; ne var ki bunun belirli bir müddete mahsus olduğu anlamını da içeriyor. Yani tehire nazaran daha muayyen. Sürecin uzunluğunu "virüs geçene kadar" diye belirleyin derim.


Hiç yorum yok :