("Acıma"nın Türleri", Dil ve Edebiyat dergisi, Sayı 169, Ocak 2023)
Türkiye’yi ziyaret eden yabancılara dikkatlerini çeken ve onları
şaşırtan şeyler sorulduğunda hayatımızın bir parçası olan sokak hayvanları ilk
sıralarda yer alır. Sokaklarımızı ve yaşam alanlarımızı onlarla cömertçe paylaşır;
barınak olsun, su kabı olsun, mama olsun elimizden geldiğince hayatta
kalmalarına yardımcı oluruz. Nitekim bugün İstanbul "kedi şehri"
olarak adlandırılıyor. Bittabi bunda kentteki restoranların ve kafelerin
özellikle sosyal medya hesapları üzerinden reklamı yapılırken kedilerin
pazarlama unsuru olarak kullanılmasının da büyük etkisi söz konusudur. Hal
böyle olunca, geçen aylarda birkaç hayvana yapılan caniliği gösteren video
kayıtlarının bir süreliğine ülke gündemini salladığına şahit olduk. Kürekle
vurularak öldürülen köpeğin ve poşete doldurulup ölüme terk edilen kedi
yavrularının görüntüleri karşısında çığ gibi büyüyen tepki neticesinde failler
cezalandırıldığı bildirildi. Aşağı yukarı aynı zaman diliminde Çin’in Doğu
Türkistan üzerinde uyguladığı baskının son örneği de yürek burktu. Bir binada yangın
çıkmasına karşın Çin hükumeti tarafından evden çıkmalarına dahi izin
verilmediği için can veren insanlardan bahsediliyordu. Bunun üzerine bazı
kimseler kedi ve köpeğe duyulan hassasiyet niçin bu insanlara gösterilmiyor ve memlekette
neden aynı ölçüde infial uyandırmıyor diye sitem ettiler. Ancak bu durumdan
yakınırlarken üç şeyi göz ardı ediyorlardı.
AŞAĞIDAKİ BAĞLANTIDAN YAZININ DEVAMINI OKUYABİLİR VEYA YAZIYI İNDİREBİLİRSİNİZ:
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder