Aynı devirde Anadolu topraklarında yaşamış ve hayat
sürdükleri devirden bu yana insanların gönüllerinden ve dillerinden düşmeyen
iki büyük veli Mevlâna ve Yunus Emre’dir. Bu iki mutasavvıfın müşterek
özelliklerinden birisi de, birinin Farsça, diğerinin Türkçe dile getirdiği
hakikatlerin göz ardına itilip mesajlarına ve maksatlarına mugayir muhtelif
yakıştırmalara maruz kalmalarıdır. Bu noktadan baktığımızda aralarında büyük
bir fark ortaya çıkar, o da Mevlâna’nın hayatı hakkında teferruatlı malûmat
ihtiva eden eserlerin mevcudiyeti ve kendi eserlerinin muhafaza edilmiş
olmasına karşın Yunus Emre’nin hayatının müphemliği ve eserlerindeki yazıların
hangilerinin elinden çıktığına dair kesin bilgimiz olmaması meselesidir. Yunus
Emre’nin tarikatı, boyunca yaşadığı coğrafyanın tam olarak neresi olduğu,
mezarı vs. pek çok konuda bir bilinmezlikler söz konusudur. Ayrıca şiirleriyle
bir ekol oluşturması ve Yunus mahlaslı pek çok şairin yazdıklarını Yunus Emre’nin
şiirlerine ilâve etmesi hadisesi, günümüz araştırmacılarını zorlamış,
araştırmadan bir şeyler söyleyenlerin veya yazanların da bir takım asılsız
iddialar ortaya koymasına sebebiyet vermiştir. Dolayısıyla hem Türkçe yazması,
hem hayatına dair bilgilerimizin mahdut olması hem de eserlerindeki
şiirlerinden kaçının kendine ait olduğu meselesi yüzünden farklı mecralara
çekilen mutasavvıfların başında Yunus Emre gelmektedir.
AŞAĞIDAKİ BAĞLANTIDAN YAZININ DEVAMINI OKUYABİLİR VEYA YAZIYI İNDİREBİLİRSİNİZ:
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder