Tasavvufî şiir
adı verilen ürünler, tasavvuf sahasında yapılan araştırmalara konu olduğu kadar
şiir olması hasebiyle edebiyatın da çalışma alanına girer. Mutasavvıflar şiiri,
bir gaye olarak değil de anlatacaklarına zemin hazırlayacak yahut ifade etmek istedikleri
hususunda yardımcı rol üstlenecek bir vasıta olarak gördükleri için şekil ve
form üzerinde fazlaca durmamışlar, muhtevaya ehemmiyet vermişlerdir. Tasavvufî
şiiri tetkik ederken vakaya bu cihetten bakıldığında, klasik şiir/divan şiiri
dediğimiz geleneksel ve kuralcı şiir geleneğine dâhil etmemek, ayrı bir
sınıflandırma yapmak ihtiyacı hâsıl olur. Ayrıca epeyce yerli unsurun yer
alması, bir maksada binaen yazılması ve hitap edilen kişi yahut kişiler
düşünülerek kaleme alınması, ona klasik şiire kıyasla çok daha samimi bir vasıf
kazandırır. Tasavvufî şiirlerin klasik şiirlerden farkı sade ce biçimsel
özellikleriyle de sınırlı değildir; klasik şiire nazaran mazmun, sembol ve
remizlerin tasavvufî şiirde bambaşka manalara tekabül etmesi, bunun en bariz göstergesidir.
Tasavvufî şiir, halk şiiri dediğimiz ve klasik şiire nazaran çok daha sathî
telâkki ettiğimiz alanın içinde ise fikrî, felsefî ve manevî derinlik ihtiva
etmesi cihetiyle kendine ayrı bir yer bulmaktadır. Mamafih kendisine has dili,
sanat ve estetik anlayışı ve üslubu olan bu şiir, günümüze kadar devam etmekte
olan edebiyat noktainazarından bakıldığında, müstakil bir çalışma alanı olacak
hususiyetlere haiz görülmemiştir. Dolayısıyla tasavvufî şiir, başta muhtevası
olmak üzere kendine has özelliklerinden dolayı klasik şiir ve halk şiiri
çatıları altında, ayrı bir çerçevede incelenmektedir.
AŞAĞIDAKİ BAĞLANTIDAN YAZININ DEVAMINI OKUYABİLİR VEYA YAZIYI İNDİREBİLİRSİNİZ:
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder