1 Kasım 1928’de yeni Türk harflerinin kabul ve tatbiki
hakkında olan kanunun kabul edilmesi neticesinde Türk kültür hayatının inkıtaya
uğraması birçoğumuzun malûmudur. Bundan dolayı geçmiş ve gelecek arasındaki
irtibatsızlığın bertaraf edilmesi adına yapılan metin neşirleri cemiyetimiz
için büyük önem arz etmektedir. Mazinin tozlu sayfalarına gitmeye hacet yok, sadece
iki üç nesil öncesine gittiğimiz takdirde dedelerimizin bizden başka bir
alfabeyle yazdığını müşahede edebiliyoruz. Dolayısıyla mevzubahis iletişim
kopukluğu çok taze, pek elim ve bir hayli tehlikelidir. Mamafih bu kanayan
yaraya deva bulmak amacıyla eski harfleri öğrenmek ve eski harfli metinleri
yeni yazıya aktarmak tek başına yeterli değildir. Zira kültür birikimine
vurulan asıl neşter dilin tasfiye namı altında fukaralaştırılmasıdır ki yeni
yazıya aktarılan eski metinler bize ecnebi bir lisanla yazılmış bir eser gibi
yabancı gelmektedir. Ancak çözüm için yetmemesine rağmen ilk adım mesabesinde
eski yazılı eserlerimizin yeni yazıya aktarılması icap eder. Bu tür çalışmaları
da “metin neşri” olarak tesmiye etmekteyiz. Yeri gelmişken belirtelim ki
neşredilen metni sadeleştirmek, naşirin tercihine bağlı olup metin neşrinin
olmazsa olmazlarından değildir.
Metin neşri adını verdiğimiz çalışmalar, eski harfli Türkçe
metinlerin yeni harflere aktarılmasından ibaret değildir. Çünkü metin neşretmek
matbu kitapların, mecmuaların ve gazetelerin yeni yazıyla yazılması ile
sınırlandırılamaz. Matbaanın yaygınlaşmasından evvel her biri yegâne (unique)
hususiyetler taşıyan yazma eserler, müstensihlerin ellerinde az veya çok
değişim geçirdiğinden, bir eserin orijinal nüshasını elde etmek veya aslına en
yakın halini tespit etmek maksadıyla nüshalar mukayeseye edilerek tenkitli
neşirler yapılmaktadır. Ciddi bir ilmî birikimle beraber cehd ü gayret isteyen
bu çalışmaları, işleri gereği olarak umumiyetle akademik dünyanın insanları
üstlenmektedir. Akademisyenlerin yanında veya onlarla birlikte hareket ederek
bu işten ekmek yiyen yayınevleri de mevcuttur. Biz de bu yazımızda eski yazıyı
iyi bilen, eski eserlere aşinalık kazanmış, ilmî yayın düsturlarını kavramış,
hülâsa ilimle mücehhez bir kişinin yeni harflere kazandırılmasını lüzumlu
bulduğu bir metni neşretmek istediğinde ne tip engellerle karşılaştığına kısaca
temas edeceğiz.
AŞAĞIDAKİ BAĞLANTIDAN YAZININ DEVAMINI OKUYABİLİR VEYA YAZIYI İNDİREBİLİRSİNİZ:
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder